Üye ol
Şifremi unuttum | Onay kodum gelmedi
Yardım

Transformers: War for Cybertron savaş yeniden başlıyor!
FuSHeR
Üye
FuSHeR

Puan: 403

FuSHeR şu anda çevrimdışı
Gönderilme Tarihi: 13 Ekim 2010 13:31:46

Günlük yaşantınızda televizyon izlerken veya meraklısıysanız çizgi roman okurken mutlaka Transformers adını duymuşsunuzdur. 80'lerin ortalarında çizgi film serisi ile ilk kez karşımıza çıkan Transformers, ilk başladığı dönemlerde herkesin gözünde sadece metal yığınlarının olduğu sıradan bir çizgi film olarak görünüyordu. Bu metal yığınlarının mücadelesi kısa zaman içinde meşhur olmaya başladı ve artık Transformers dediğimiz şey çocukların popüler birer idolü haline geldi hatta yetişkin kitleden bir hayran kitlesi bile yaratmaya başladı. Belirli bir dönemden sonra neredeyse her çocuğun elinde Optimus ve Megatron figürlerini görebiliyorduk. Televizyon ekranlarından çizgi roman sayfalarına da dökülen Transformers, burada da oldukça geniş bir kitle oluşturdu ve büyük bir değişime doğru yol almaya başladı. Bu değişim 2007 yılında Michael Bay tarafından beyaz perdeye uyarlanan Transformers filmi ile başladı. Sanırım izleyenlerin çoğu filmi beğenmiştir diye düşünüyorum. Özellikle Transformers karakterlerinin başarılı bir hikâye ile aktarıldığı filmde, kullanılan başarılı görsel animasyonlar ve birçok detay izleyicinin ve Transformers hayranlarının beğenisi toplamıştı. Tabii filmi ile beraber Transformers kitlesinin yetişkinlere doğru yöneldiğini de biliyorsunuzdur. Filmin piyasaya çıktığı dönem ile beraber o günlerde oyun dünyasında da bir Transformers rüzgârı esiyordu. Filmi ile aynı konsepte sahip olan oyunda, çok başarılı olmasa bile gayet eğlenceli vakit geçirmiştik. 2009 yılına geldiğimiz de ise Transformers'ın beyaz perdeye giren 2. filmi yani Transformers: Revenge of the Fallen vizyona girmişti. İlk filmin devam niteliğini taşıyan Revenge of the Fallen, şüphesiz ilk filmden daha kaliteli ve Transformers'ın adını zirveye çıkaran bir film olmuştu. Yine ikinci filmin çıkmasıyla birlikte, oyun dünyasına serinin ikinci film oyunu da aktarılmıştı. Son derece başarısız olan ikinci oyunda, film ile paralel bir hikâye tıpkı ilk oyunda olduğu gibi mevcuttu.



Nihayet günümüze geldiğimizde artık Transformers film ve oyun meraklılarının aşina olduğu bir isim haline geldi. Nitekim bunu çok iyi bilen High Moon Studios, Transformers hayranları için kolları sıvadı ve Transformers: War for Cybertron oyununu geliştirmeye başladı. PlayStation 2 döneminde “Darkwatch” oyunundan tanıdığımız High Moon Studios, aslında oyun dünyasında fazla gündeme gelmeyen ama yaptığı zaman kaliteli oyunlara imza atan firmalardan. Özellikle Darkwatch oyunu fazlasıyla kaliteli ve eğlenceli bir yapımdı. Activision'ın aslında Transformers yapımında High Moon Studios'a şans tanımasındaki en büyük sebeplerden biri de Darkwatch oyunudur. Yeni nesil dönemde yaptıkları en önemli projelerden biri olan Transformers: War for Cybertron ise geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı. Merakla beklenen yapım, High Moon Studios tarafından oldukça övülerek ''Transformers hayranlarının tam istediği oyun'' sloganı ile bizlere sunuldu. Bu sözler büyük ihtimal siz oyun severleri fazlasıyla heyecanlandırmıştır. Şimdi hep beraber yapılan övgüler ile şu sıralar gündemde olan Transformers: War for Cybertron'un incelemesine geçelim.

Metal savaşa hazır olun! Ama önce tarafınızı belirleyin.

Oyuna başladığımızda ilk olarak bizleri oldukça etkileyici bir CGI video karşılıyor. Bu videoda oyunda kısaca karşılaşacağımız savaş atmosferini görebilirsiniz çünkü oyun ortalama olarak aynı tempoda geçiyor. Videoyu izledikten sonra Cybertron gezegeninin yer aldığı ihtişamlı bir menü ile karşılaşıyoruz. Menüde hikâye modu, multiplayer modu ve ekstra seçeneklerin yer aldığı bölümler mevcut. Hemen hikâye moduna girdiğimizde, Autobot ve Decepticon'ların görevlerinin ayrı ayrı yapıldığını görmüş oluyoruz. Aslında hikâye sunumu olarak iki tarafında ayrı ayrı oynanması gerçekten çok beğendiğim bir unsur oldu; diğer türlü ortaya karışık bir sunum çıkabilirdi. Oyunda kolay, normal ve zor olmak üzere üç zorluk seçeneği mevcut ve bunlardan istediğinizi seçerek oyuna hemen başlayabilirsiniz.

Hikâyenin başladığı taraf ise Deception'lar oluyor, bu yüzden oyuna başlarken Decepticon tarafından başlamanız daha faydalı olacaktır. Aslında oyunun hikâyesi çizgi film serilerinden aşina olduğumuz bir yapıya sahip. Oyundaki amacımız adından da anlayacağınız üzere, Cybertron adlı gezegen için savaşmak. Autobot ve Decepticon'ların arasındaki bu büyük savaş sonunda Cybertron adındaki gezegene sıçrıyor. Decepticon lideri olan Megatron, takıntılı olduğu Autobot'ların yaşamlarını sürdürdüğü Cybertron gezegenini ele geçirmek için sinsice bir plan hazırlıyor ve gizlice Cybertron'a sızmaya çalışıyor. Nitekim kurduğu plan bu sefer şansın da yardımıyla gerçekleşiyor ve Cybertron gezegeninin bütün kaynaklarını ellerinin arasına alıyor. “Ben Megatronum!” şeklindeki haykırışlarını da bu sayede daha fazla duyuyoruz. Autobot'lar ise liderleri Optimus Prime ile silahlarını ellerine alarak Decepticon'ların bu saldırısına engel olup, yaşadıkları Cybertron gezegeni için hayatlarını tehlikeye atıyorlar ve iki taraf arasındaki bu büyük savaş sonunda başlıyor. Oyun aslında tam da bu noktada kontrolümüze geçiyor, Decepticon'lar ile başladığımızda Megatron'un, Cybertron'a sızmasına yardımcı oluyoruz ve savaşı başlatıyoruz.

Oyuna başladığımız zaman ilk etapta ekranın sol üst köşesinde bir can barımız mevcut, can barını yükseltmek için klasik herb olayını kullanıyoruz. Sağ kısımda ise her karakterin kendilerine özel yetenekleri yerleştirilmiş. Oyunda genel olarak atmosfer ve görseller dikkatimizi çekiyor, özenle hazırlanmış mekânlar gerçekten görülmeye değer modellemelere sahip ve Unreal Engine 3’ün tüm nimetleri gözümüzün önüne serilmiş. Cybertron genel hatlarıyla yaşayan bir gezegen. Yani yanından geçtiğiniz bir duvarın bile bir şeyler ile meşgul olup, Autobot askerlerinin cesetlerini parçaladığını hatta şekil değiştirerek size yol yarattığını bile görebilirsiniz. Bu bakımdan Cybertron'da savaşmak gerçekten çok zevkli ve görülmeye değer bir hâl alıyor. Grafiksel olarak Autobot ve Decepticon'ların modellemeleri çok başarılı olmamış, yer yer detaysız modellemeye sahip karakterler görebilirsiniz, bunların arasında maalesef ana karakterler de mevcut. Oyunda çevreye odaklanılmış bir görsellik hâkim. Sanırım bu yüzden karakter modellemeleri ile fazla uğraşmamışlar. Fakat karakterlerin bu atmosfere çok iyi bir şekilde ayak uydurduğunu söylemem mümkün. Özellikle yönettiğimiz karakteri değişim geçirip, araç haline çevirdiğimiz zaman çok başarılı animasyonların kullanıldığını göreceksiniz. Aslında oyunun en zevkli yanlarından biri de karakterimizi araç haline çevirmek; hiç sıkılmadan bu işlemi benim gibi defalarca yapabilirsiniz.



Cybertron'un yaşayan bir gezegen olduğunu daha önce söylemiştim, bu konuda oyun bizlere çok iyi detaylar sunuyor. Mesela karakteriniz ile ilerlerken kilitli bir kapı veya asansör gördünüz. Hemen kontrol ettiğiniz karakteri çevrede bulunan asansörü çalıştıracak ve kapıyı açacak mekanizmaya yönlendirdiğiniz zaman, karakterinizin o mekanizma ile birleştiğini ve bir anahtar haline geldiğini göreceksiniz. Bunun gibi birçok karakterin çevre ile etkileşim olayı mevcut, bu bakımdan Transformers: War for Cybertron oynanabilirlik konusunda gayet akıcı bir oyun haline geliyor. Mekânların özenle hazırlandığı oyunda, fazlaca iştah kabartan detaylar görebilirsiniz. Bunların başında ise kaplama kalitesi geliyor. Oyunda bulunan en ufak kısımların kaplama kalitesi bile detaylı bir şekilde oluşturulmuş, yerdeki taşların üstünde Autobot'ların dilinde yazılmış yazılar ve daha birçok detay görebilirsiniz. Yalnız kaplamaların bazı kısımlarda tıpkı Gears of War oyununda olduğu gibi geç gelme sorunu mevcut (Unreal Engine 3’ün klasik problemi.). Bu olay pek rahatsız edici olmasa da, bu kaliteli kaplamaların sunumunda bazen engel olabiliyor. Oyunda bazı yıkılabilir mekânlar da mevcut, özellikle Decepticon gemileri size saldırdığında çevrede bulunan birçok yapı yıkılabiliyor. Bu tür detayların olması oyunu gerçekten çok zevkli hale getirmiş. Işıklandırma konusunda ise oyun çok başarılı işler çıkarıyor, açık alanlara geçtiğimiz zaman ışıklandırma sistemi adeta şov yapmaya başlıyor diyebilirim. Atmosfer bakımından genel olarak son derece devasa mekânlarda savaşıyoruz. Bu da oyun sırasındaki özgürlüğümüz ve savaş taktiğimizi başarılı ve akıcı hale getiriyor. Şahsen yoğun savaşlar sırasında bir yere takılmadan rahatça savaştığımı hatırlatmak istiyorum.

Cybertron'da her şey göründüğünden daha büyük!

Transformers: War for Cybertron'da iki sınıfın toplam beş adet bölümü mevcut, bu bölümler genel olarak uzun chapter'lara ayrılan bir sistem kullanıyor. Chapter'lara başlamadan önce ise seçmemiz için sunulan üç karakter mevcut. Bunlardan isterseniz lider olanları, isterseniz de yardımcı sınıfında bulunan karakterleri seçebilirsiniz, bu seçenek tamamen size bırakılmış. Liderler tabii ki Optimus Prime ve Megatron, yardımcı karakterler ise Bumblebee, Starscream ve diğerleri olarak bizlere sunuluyor. Karakter seçimi olarak oyun gayet başarılı bir iş çıkartmış doğrusu. Cybertron gezegenini oyunun en önemli özelliği olarak düşünün, bu gezegende bulunan her şey Autobot'lar için yaşamın birer parçası olarak tasarlanmış. Dolayısıyla bu savaşı kazanmak için bir lider olarak mutlaka elinizden geleni yapmak zorundasınız, bu iki taraf içinde geçerli. Lakin düşmana bilerek teslim olarak, aralarına sızıp onları bu şekilde yok etmeniz bile gerekebilir. Fakat bu savaşın zorluğunu ve büyüklüğünü çok iyi bilmeniz gerekiyor. Özellikle bu büyük savaşın içinde bulunan devasa düşmanlar, karakterlerimizi fazlasıyla zorlayacaklar. Oyunun başarılı bulduğum yerlerinden biri de tam bu noktada ortaya çıkıyor. Oyunda bulunan ana düşmanların savaşları mutlaka görülmeye değer bir şekilde bizlere sunulmuş. Oyunda her iki tarafı seçtiğinizde iki adet esas düşman ile karşılaşıyorsunuz. Bu düşmanlar ile karşılaştığınız zaman oyundan fazlasıyla keyif alacağınızı ve bu düşmanların oldukça zor yenilen, büyük karakterler olduklarını belirtmek istiyorum. Savaşların neredeyse hepsi çok zevkli geçiyor, bunda en büyük faktör ise savaş atmosferinin çok başarılı ve canlı yapılması. Karşılıklı sönük savaşlar yerine, yoğun ses efektleri ve mermi yağmurları altında savaşıp hayatta kalmaya çalışıyoruz. Oyunda cover alma sistemine gerek görülmemiş, çünkü savaşların temposu genelde çok hareketli geçiyor, bu nedenle cover alarak tempoyu durdurmamız istenmemiş. Bunun yerine karakterlerimizin ufak bir uçuş özelliği sayesinde savaş meydanına atlayıp, düşmanların işini kolayca bitirmemiz sağlanmış.



Çevrede bize yardımcı olacak bir sürü malzeme de mevcut. Bunların başında oyunda bolca ihtiyacımız olan mermiler ve yanımıza alabileceğimiz çeşitli silahlar yer alıyor. Silah türleri sadece otomatik makinalı, pompalı, bomba atar ve keskin nişancı tüfeğinden oluşuyor. Çeşitlilik bakımından az görünse bile, silahların çoğu ile oldukça etkili atışlar yapabilirsiniz. Her karakterin tek silahı mevcut dolayısıyla çevrede bulunan silahlar ekstra silah konumunda yer alıyor ve bölümü bitirdiğiniz zaman ekstra silahınız ortadan kalkıyor. Dönüşüm yaptığınızda ise aracınızın ayrı silahlarının olduğunu fark edeceksiniz. Ayrıca silahlar dışında, sopa ve balta gibi birçok ek dövüş aleti de mevcut. Oyunda atmosfer güzel, grafikler güzel peki müzikler nasıl? diye soracak olursanız eğer işte bu noktaya çok dikkat etmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü oyunun en kaliteli özelliği kesinlikle müzikleri olmuş. Transformers: War for Cybertron'da atmosferin eğlenceli olmasını ve sizin oyundan fazlasıyla zevk almanızı sağlayan müzikler mevcut. Bu müziklerin genel tonlamaları ise Metal müzik türünden oluşuyor; zaten metaller ile dolu bir oyunda, başka hangi müzik türü olabilir ki? Müzik seçimleri dediğim gibi Metal türünde yapılmış ve sizleri oyun sırasında fazlasıyla gaza getiriyor. Bilhassa ilk başta yavaş başlayan tonlamalar, savaşın temposu arttıkça hızlı bir hale geliyor ve oyunun havası bir anda değişiyor. Yer yer müzikler sayesinde hissettiğiniz liderlik duygusu ise gerçekten çok güzel hissettiriliyor.

Kendi karakterini yaratma ve son sözler...

Transformers: War for Cybertron'da sadece “tek” oyuncu değil, “çoklu” oyuncularımız için de fazlasıyla detay mevcut. Oyunun en dikkat çeken özelliklerinden biri olan kendi karakterini yaratma bölümü, multiplayer olarak gerçekten çok önemli ve farklı bir unsur olmuş. Bu bölüme girerek, artık kendi hayalinizdeki Transformers karakterinizi, istediğiniz detaylarıyla oynayarak oluşturabilirsiniz. Oluşturduğunuz karakterin tipine, rengine ve silahlarına kadar karışma imkânınız var. Karakterinizi oluşturduktan sonra ise multiplayer odalarına girerek başta “Death Match” olmak üzere birçok farklı türde savaşabilirsiniz. Online savaşlar tekli modda olduğu gibi iki sınıf arasında geçiyor ve en çok puan toplayan ve en çok oyuncusu hayatta kalan takım galibiyet kazanmış oluyor. Oyunun zevkli ve bol tempolu geçen multiplayer modlarını sizlere kesinlikle tavsiye ediyorum; hikâye modunu bitirdiğiniz an online olarak dalış yapabilirsiniz. Son olarak oyunu bitirdiğiniz zaman mutlaka menüde bulunan “Ekstra” kısmına göz atmanız gerek. Bu bölümde oyunun başarılı ara sahneleri ve muazzam kalitede yapılmış konsept resimleri mevcut. Şahsen her birini büyük bir hayranlık ile inceledim, oyunun konsept tasarımcılarını tebrik etmek gerek.

Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bu incelememizin de sonu geldi değerli okurlar. Şu sıcak, bol yağmurlu (!) yaz günlerinde, doyumsuz heyecan ve bol aksiyon yaşatacak 10 saatlik kaliteli bir oyun arıyorsanız eğer Transformers: War for Cybertron tam aradığınız oyun olacaktır. Başka bir incelemede görüşmek dileği ile… Hepinize iyi oyunlar.


1.3.0
Kullanım Şartları - İletişim - Öner
29 Temmuz 2014 Salı 17:02:24