Üye ol
Şifremi unuttum | Onay kodum gelmedi
Yardım

Pro Evolution Soccer 2009 Oyunun İnceledik
diray67
Üye
diray67

Puan: 202

diray67 şu anda çevrimdışı
Gönderilme Tarihi: 18 Kasım 2010 13:13:08



Ülkemizdeki futbol tutkusu herkesçe mâlum. Öyle ki, bir taraftarın takımını en ön sırada destekleyebilmek için bir gün önceden sahaya gizlice girip, geceyi çimlerin üzerindeki reklam panosunun içinde geçirdiğini bile duymuştum. İnsanların gözü takımlarının maçı olduğu akşamlar hiçbir şeyi görmeyecek noktaya gelebiliyor. En yakın arkadaşlar, hatta dostlar bile bir karşılaşmanın sonunda birbirlerine küsebiliyor dostluklarını bitirebiliyorlar. Bu kadar ilgi, yanında bilgi ve tecrübe de getiriyor mutlaka. Herkes futbol hakkında belli yorumlar yapabilecek(tipik ağzı olan konuşuyor vakası) bilgi seviyesine erişmiş vaziyette. Elbette ki böyle bir topluluğa bir futbol oyununu benimsetmek zor bir iş olmuştur. Fakat Konami, PES serisi ile bu zor işin üstesinden gelmesini bilmiştir.


PES 2009’un büyük büyük babasının dedesi, International Superstar Soccer Pro (1997)

Hatırlayacağınız üzere PES serisinin ilk oyunu(= winning eleven 5) 2001 yılının ekim ayında PlayStation ve PlayStation 2 platformları için çıkmıştı ve oldukça beğenilmişti. Oyunculara farklı bir deneyim vaat eden bu oyunu biz PC oyuncuları ancak 2 yıl sonra deneyecektik. Bu bizim için öyle bir deneyim olacaktı ki bir daha gamepadleri elimizden düşüremez hale gelecektik. Gerek sıra dışı ama gerçeğe çok yaklaşan oynanabilirliği, gerekse verdiği eğlence ile futbolseverlerin birçoğunun gözdesi olacaktı PES.

Serinin en beğenilen oyunu PES 6 idi. Oynanabilirlikte zirveye çıkmıştı, bu da PES’in futbol oyunları arasından iyice sıyrılmasını ve futbol sevdalılarının neredeyse tamamının bu seriye yönelmesine sebep olmuştu. Bu büyük bir başarıydı. Fakat ne olduysa Konami çalışanları bu güzel oynanabilirliği değiştirdiler PES 2008′de. Oyuncular beklediklerini bulamadılar. Grafikler gelişmişti ama malesef artık PES eskisi gibi değildi. Yapımcılar PES 2009 için oyuncuların içini rahatlatmak istiyordu. PES 6′daki oynanışı birçok yenilikle geri getireceklerini açıklamışlardı. Bu açıklamalar biz oyuncuları birkaç aylık bir bekleyiş uçurumundan aşağı itivermişti.


International Superstar Soccer’in torununun torununun oğlu Pro Evolution Soccer 2009

Bekleyişimiz sona erdi ve PES 2009 hard-diskimizde yerini aldı. Her yeni PES’te olduğu gibi bu sene de güzel bir soundtrack eşliğinde başarı ile hazırlanmış bir giriş videosu karşılıyor bizi açılışta. Hemen sonrasında karşımıza gelen menü gerek verdiği hava, gerek renk paleti olarak olarak video ile birebir uyum içinde. Menü dizaynı bu sene çok başarılı. Özellikle açık renklerin tercih edilmiş olması daha hoş bir görüntü sunuyor. Taktik ayarlarını belirlediğimiz ekran, ana menü, maç öncesi ayarları için kullandığımız menü bir önceki oyuna göre daha şık görünüyor. Bu durum da oyunun havasını olumlu yönde etkilemiş. Menülerde gezindiğimiz sırada bize eşlik eden müzikler de çok güzel. Oyunda toplam 60 farklı şarkı bulunmakta. Ana menüde bulunan gallery seçeneği ile playliste ulaşabilir hangi şarkının hangi ekranda çalacağını ayarlayabilirsiniz. Bu ayarları yapmazsanız sürekli aynı şarkılara denk gelme olasılığınız bir hayli yüksek. Özellikle Master League gibi oyun türleri sırasında oldukça sık dinleyeceksiniz şarkıları ve malesef bir süre sonra insan “artık yeter” noktasına gelebiliyor. Bu gibi durumların önüne geçmek için playlist editore bir uğrayın.
Bir Kafa, ve Gol!”

PES’in seslerinden pek haz etmemişimdir şimdiye kadar. Bu sevimsiz durum 2009′da da değişmedi malesef. Tamam ses kayıt kaliteleri başarılı ama bir futbol maçındaki atmosferi yansıtamıyor. Taraftar sesleri de yine bekleneni veremiyor. Sanki yoldan geçen bir grup elemanı toplamışlar ve demişler ki “hadi maçtaymışcasına bağırın da kaydedelim, oyuna koyacağız” şeklinde bir kayıt hissi var. Türk takımları ile oynadığınız maçlarda ise taraftarlar sadece “Türkiye,Türkiye” diye bağırıyorlar. Taraftar sesleri konusunda eklemek istediğim bir şey daha var. Artık edit menüsünden istediğimiz tezahüratları ekleyebiliyoruz. Tabi kaç kişi bununla uğraşır diye düşünmeden de geçemediğim bu yeni özellik en azından oyuna biraz daha çeşitlilik katacaktır. Karşılaşmaları bizlere (İngilizce versiyonda)John Champion ve Mark Lawrenson güzide anlatım ve yorumları ile aktarıyorlar. Maç anlatımı konusunda da PES taraftar seslerinde oluğu gibi başarısızlığını sürdürüyor. Aralarda takılmalar, bazı anonslarda gecikmeler, soğuk ve ruhsuz bir anlatımla birleşince anlatımları kapatarak oynanacak maçlar bekliyor bizleri.

Hava Güzel, Zemin Futbola Müsait Görünüyor

Grafik konusunda Konami bu sene biraz kendini frenlemiş gibi görünüyor. Zira PES 2008′de ilk defa NextGen efekt teknolojileri kullanılmıştı ve bu durum birçok oyuncunun beğenisini kazanmıştı. Ama bu konuda yapımcıların atladığı bir nokta vardı ki, bu herkesi rahatsız etmişti. Evet grafikler gerçekten çok şık görünüyordu ve yeni nesle ayak uyduruyordu(yüzde yüz başarılı olmasa da), peki birçok oyuncu bu grafikleri akıcı bir şekilde göremeyecekse ne anlamı vardı bütün bunların? Sistemleri yetmeyen oyuncular çareyi grafik kalitesini düşürmekte aradılar ama o da ne? Kaliteyi en düşüğe getiren oyuncular gözlerine inanamadı, ortada ne bir seyirci vardı ne de doğru dürüst kaplamalar. Orta seviyede oyun oynanabilir düzeydeydi belki ama sonuç en düşük seviyede faciaydı. Zaten atmosferi çok zayıf olan bir oyun artık oynanmaz hale geliyordu. Bu sene yapımcılar geri adım atma kararı aldılar ve hem özel efektleri azalttılar hem de mevcut grafikler üzerinde optimizasyona gittiler. Sonucun göreceli olduğunu söylemek istiyorum en başta. Eğer PES 2008′i en yüksek grafik seviyesinde akıcı bir şekilde oynamışsanız 2009′un grafiklerinden pek memnun kalmayacaksınız. Çünkü ortam artık çok daha yavan görünüyor. Bu durumun ardında azaltılan görsel efektler yatıyor, azaltılan post-processing efektleri, taraftarların ikinci boyuta geçirilmiş olması gibi bir çok sebep sayabiliriz. Bunun yanında PES 2008′i orta seviye ya da en düşük seviye grafiklerde oynadıysanız emin olun bu sene sizi daha hoş grafikler bekliyor. Grafiklerdeki bazı detayların çok güzel göründüğünü, kaldırılan görsellerin ise bir kayıp olduğunu düşünürsek PES 2009′un grafikleri için ne daha başarılı ne de daha başarısız diyemeyeceğim.

Bizleri serinin en başından beri kendine bağlayan oynanabilirlik unsuru PES 2009′da da oyuncular tarafından ağır yorumlara tabi tutulacak gibi görünüyor. Geçen sene oynanış ve oynanabilirlik daha önceki PES’lere göre malesef başarısızdı ve oyun beni 2 haftadan fazla başında tutamamıştı. Yapımcılar bu sene biraz da olsa ders almışa benziyorlar bu konuda. Zaten oyun çıkmadan önce de yazının başında belirttiğim açıklamalarla bizleri heyecanlandırmışlardı. Fakat bu açıklamaları bir hata olarak görüyorum ben. Bizleri heyecanlandırmakla pek iyi etmediler çünkü herkes tam kıvamında bir PES oynanışı beklemeye başlamıştı. Spor oyunlarında şimdiye kadar gördüğüm en net şey şudur ki, oynanış çok ama çok öznel bir kavram. Bu bir FPS için ya da bir strateji için bu kadar öznel değildir fakat spor oyunları için böyle. Herkesin aradığı tat farklı olduğundan PES 2009′un oynanışı şöyle iyidir ya da şöyle kötüdür yorumunu yapmak yanlış olacaktır kanısındayım. Durum böyle olduğundan basitçe PES 2009′un oynanışında etkili olan birkaç özellikten bahsedeceğim. Top fiziğinin başarısı bu seride her zaman favorim olmuştur. Bu sene de bu gelenek bozulmamış fakat bazı istisnalar var. Artık top yerinde duramıyor. Sanki içi çok fazla havayla doldurulmuş gibi sekiyor da sekiyor. Şutlarımız da bunu etkisinde kalıyor. Az bir güçle bile çekilen şut zamanında Hami’nin vurduğu(hani şu spor arabalarının hızlarını cebinden çıkaran) şutlara dönüşebiliyor. Paslarda da topun bu hiperaktifliğini açıkça görmek mümkün. Sanırım bu, oyunun hantallıktan kurtulması için yapılmış bir hamle fakat çok başarılı olduğunu söyleyemem.
Oynanıştaki bir diğer etmen ise oyuncuların özellikleri. Artık oyuncular genel olarak daha çevik. Çabucak hızlanıyorlar, çabucak yön değiştiriyorlar. Tabi genel olarak söylüyorum bunları. Her oyuncu için birebir böyle değil, olmaması lazım da. Tamam oyuncular çevikleşmiş ama bu durum PES 2008′e göre. Eğer yetenekleri orta düzeyde bir orta saha oyuncusuyla top taşımaya kalkarsanız pek başarılı olamıyorsunuz. Artık daha çok pas yaparak, stratejiler geliştirerek oynamak zorundasınız. Bu yeni ve biraz daha farklı oynanışa ayak uydurmanız biraz zaman alabilir fakat alıştıktan sonra eğleneceğinize eminim. Geçen sene ile bu sene arasında oynanış konusunda büyük fark olduğu açık. Bu farkı bir artı olarak yorumluyorum. Son olarak oynanıştaki bu çok küçük detaylara takılmamanızı öneririm.


Oyuncuların formalarının gerçekçi bir şekilde buruşması harika görünüyor.

Ben Efsaneyim

PES 2009′un şüphesiz en çok beklenen yeniliği “Become A Legend” moduydu. Herkesin kendisini yöneteceği ve sahada hariklar yaratacağı(yaratmaya çalışacağı) bu mod çok konuşulacak gibi. Öncelikle kendimizi oluşturarak başlıyoruz futbolculuk serüvenimize. Yüzümüz, vücudumuz, maç sırasında kullanacağımız her aksesuara kadar bir futbol oyunu için oldukça yeterli detay içeriyor karakter oluşturma kısmı. Buradaki en önemli seçeneğimiz ise sahadaki pozisyonumuz. Sahanın neresinde oynamak istiyorsak orayı seçiyoruz fakat malesef her mevkî açık değil. Bir defans ya da kaleci olamıyoruz. Tamam kaleciyi oynamak sıkıcı olabilir bazı oyuncular için ama bu seçeneği(özel kamera desteğiyle) 2010′da dört gözle bekliyorum. Karakter ayarlamalarınızı yaparken dikkatinizi çekebilecek bir şey doğum tarihimizi(ve cinsiyet?) belirleyemiyor olmamız. Bu da demek ki bu moda herkesin 17 yaşında başlamak zorundayız. Zaten çok geç başlamak da o kadar iyi değildir futbola, hatta 17′nin bile epey geç olduğunu söyleyenler var. Ama şu da var ki 17 yaşında başlamış olmamız futbol konusunda tamamen sıfır olduğumuz anlamına gelmiyor. Belli ki bu yaşa kadar birşeyler yapmışız ve adı sanı bilinmeyen bir takım bizi adam eksiği sebebiyle kadrosuna katmış. Bu maçta sergilediğimiz performansa göre “Master League” takımlarından birisi veya bir kaçı size talip oluyor ve siz de göz kamaştırıcı futbol dünyasına girmiş bulunuyorsunuz. Bu noktadan sonrası ise çok daha heyecan verici. Takıma girdikten sonra ilk 11 savaşı başlıyor. Her hafta as takım ile yedekler maç yapıyor ve bu maçlarda sergiledikleri performansa göre teknik direktör yeni 11′ini bir sonraki hafta rakip karşısına çıkarıyor. Bu as-yedek maçları sırasında teknik direktör yedek oyunculardan kurulu takımı bir sonraki rakibin dizilişine göre kuruyor. Bu da ona as takımın karşılaşabileceği tehlikeleri göstermesinde oldukça yardımcı oluyor. Oldukça güzel düşünülmüş bir detay. Bir süre sonra iyice gelişiyorsunuz ve iyi maçlar da çıkarırsanız as takımdaki yerinizi alıyorsunuz, tabi yedek olarak. Yedek olduğumuz zaman kulübede oturuyor ve maçı TV kamerasından izliyoruz. Bu sırada maçı ister alıştığınız oyun hızında ister ileri sarma şeklinde izleyebiliyorsunuz. Teknik direktörün uygun gördüğü bir anda oyuna giriyoruz. Bazen hiç oyuna dahil olamıyoruz, oynanan maçın ve takımın durumuna göre değişiyor bu durum ve asla monoton değil. Oyuna alındığınız ilk dakikadan itibaren iyi bir performans sergilemekle yükümlüsünüz. Unutmayın, as takıma alınmanız demek kadro dışı kalmayacaksınız demek değil. Maçlarda başarılı bir performans sergilemek asıl amacınız. Peki nasıl oluyor bu başarılı performans? Bunun için öncelikle kendinizi değil takımınızı düşünmeli bencilce oynamamlısınız. Takımdaki görevinizi yerine getirmeye çalışırken bencilce davranmamalısınız. Ayrıca top sizde değilken sahada doğru pozisyon almanız da oldukça önemli. Kimse sahada her topa koşan, doğru dürüst pozisyon alamayan bir oyuncuyu oynatmak istemez değil mi?
Become A Legend modunda transfer olayının da başarılı olduğunu belirteyim. Bir yıl içinde sergilediğiniz performansa göre transfer dönemlerinde size teklifler gelebiliyor. Eğer çok başarılı bir futbolcuysanızı milli takıma bile çağırılabiliyorsunuz. Become A Legend modu bu kadar değil elbette. Takımlar açısından durum Master League gibi. Yani siz maçlarınızı oynarken onlar da oynuyorlar. Kuparlara katılıyorlar(hatta Avrupa Kupası, Dünya Kupası bile mevcut), kendi liglerinde şampiyonluk için savaıyorlar. Siz de dünyadaki(PES’de kaç takım varsa yani. Buna değineceğim ayrıca) tüm takımlardan oyunculara kadar herkesten haberdar olabiliyorsunuz.

Tek kişi olarak oynadığımız bu modda bize birden çok kamera seçeneği sunuluyor. İsterseniz hep alıştığınız TV kamerasında, isterseniz de 3. kişi gözümnden oynayabiliyorsunuz. Kamera açılarında çeitliliğin sunulmuş olması karşılaşılabilecek bir çok sorunu gidermiş. Ben saha içinde oynuyormuş hissini almak için 3. kişi gözünden oynuyorum fakat bu şekilde oynarsanız etrafınızı rahat göremiyorsunuz ve bir gözünüz radarda oynamak zorunda kalıyorsunuz. Bu kamera için etrafa bakma özelliği eklenseydi çok daha iyi olurdu.

Top bizde değilken takım arkadaşlarımızın yapay zekalarını oldukça net izleyebiliyoruz. Bu konuda yapımcılar yine iyi bir iş çıkarmış. Şöyle ki eğer iyi bir takımdaysanız bu demektir ki takım arkadaşlarınızın futbol kalitesi yüksek ve maç içinde takım olarak iyi hareket ediyorlar. Paslaşmalar eğer kötü bir takımadysanız bunun tam tersi oluyor.

Bunun dışında diğer kamera açıları gayet başarılı. Bu modda en başarılı ve beni en çok eğlendiren noktalar ise bizim gerçek bir oyunculuk yapıyor olmamız ve maç içinde diğer oyuncuları kafamıza göre yönlendiremiyor olmamız. Yani hem takımı kurup, hem taktikleri düzenleyip hem de maç içinde top bizde değilken diğer oyunculara direktifler(top bir arkadaşımızdayken şut tuşu ile şut çekmesini emretmek gibi) verebilme oldukça saçma olacaktı.


Konami bu sene iyi bir iş çıkarmış.

Üstadların Ligi

Master League modu ise birkaç eklenti dışında hep alıştığmız gibi. Yine ister kendi yarattığımız takımlarla, ister Master League takımlarıyla istersek de dostluk maçlarındaki takımlarla oynayabiliyoruz. Bu seneki yenilikler oynanışı bir hayli geliştirmiş ve Master League oynanabilirliğini biraz daha ilerletmiş. Artık Master League(ML)’de takmımızın popülarite durumu oldukça önemli hale gelmiş. Bu demek oluyor ki elinzide çok para olsa bile takımın popülaritesi almak istediğiniz oyuncunun popülaritesinden düşükse o oyuncuyu almak epey zor demektir. ML 2009′da 2. ligdeki takım sayısı azaltılmış ve artık o kadar çok maç yapmadan bir üst lige çıkabiliyorsunuz, bu olumlu bir gelişme. Ayrıca artık diğer takımlar arasındaki maçlar da oldukça gollü ya da kısır geçebiliyor. Bunu etkileyen öncelikli faktör karşılaşan takımların birbirine göre kalitesi. Geçen sene büyük takımlar her zaman avantajlı durumdayken artık böyle birşey yok. Ayrıca bu moda bir de scout özelliği eklenmiş. Takımın scout’u bize belirli haftalarda bizim belirlediğimiz oyuncular hakkında detaylı bilgiler veriyor o oyuncu hakkında yorumlar yaparak transfer konusunda yardımcı oluyor. Kısacası ML geçen seneye göre daha zorlayıcı, daha gerçekçi ve daha oynanabilir olmuş.
We Are The Champions

Bu sene bir başka öne çıkan mod ise Şampiyonlar Ligi(ŞL). Her sene Avrupa başta olmak üzere tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği bir kupa olan ŞL’ni bu sene Konami paraya kıydı ve PES’e dahil etti. Evet bu iyi birşeymiş gibi görünüyor olabilir ama durum çok farklı malesef. Bir kere lisans sorunu var bu modda bile. Konami ŞL’ni almış ama bazı takımları dışarıda bırakmış. Bayern Münih’ten Werder Bremen’e, BATE Borisov’dan AaB’a kadar eksik takım dolu malesef bu mod. Ayrıca ŞL kupasına başlamak istediğiniz zaman düzenli grupları bulamıyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi bu sene ŞL’nde mücadele etmeyen takımlar da işin içine giriyor. Ama ille de ben o havayı yaşamak isterim takımların olmaması önemli değil diyorsanız, hem görsel hem de işitsel olarak tam bir ŞL havasına gireceğinizden emin olun. Tabi bu hava maça girene kadar geçerli. Maça başladıktan sonra aynı PES atmosferi geri geliyor. ŞL modunda en beğendiğim özellik ise müzikleri oldu. Orijinal ŞL Marşı’nı birçok değişik şekilde coverlamışlar ve ortaya atmosfere uygun muhteşem müzikler çıkmış. Konami ŞL’nin altından kalkamadığını söylemek benim için büyük acı ama yapacak pek bir şey de yok. Malesef muhteşem ŞL organizasyonu Konami’nin PES’i satabilmek için oynadığı bir reklam oyuncağı olmuş.

90′+4′

PES 2009 bu sene bize getirdiği yeniliklerle oynanmayı hak eden bir futbol simulasyonu. Atmosferin, seslerin ve ŞL’nin genel olarak başarısız olması PES’in futbol simulasyonu olma özelliğini kapatamıyor. Geçen seneye nazaran daha doyurucu bir PES ile bir seneyi daha geçireceğiz. En azından bu sene benim için oynayacak bir futbol oyunu var elimde. Herkese iyi oyunlar.

Alıntıdır: http://www.indirgen.com/Program-Tanitimlari/pro-evolution-soccer-2009.htmlBağlantı dışarı gidiyor

1.3.0
Kullanım Şartları - İletişim - Öner
29 Temmuz 2014 Salı 15:36:28